Bu makaleyi dinlemek için tıklayınız.

Kuşadası’na Kapı Tokmakları Müzesi İstiyoruz

Dünya üzerinde çeşitli konularda müzeler vardır. Kırık Kalpler Müzesi, Kötü Sanatlar Müzesi, İşkence Müzesi, Saç Müzesi, Masumiyet Müzesi, Kanalizasyon Müzesi, Cadılık ve Sihir Müzesi, Kadavra Müzesi, Araftaki Kutsal Ruhlar Müzesi, Parazit Müzesi, Dış Borç Müzesi, Hiçbir Şey Müzesi, Daktilo Müzesi, Kilit Müzesi gibi.

İlimizde butik müze adına en iyi işler yapan yer Kuşadası ilçemizdir. Daha önce butik müze konusunda Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’e “Kapı Tokmakları Müzesi” konusunda defalarca yazılar yazdık. Bizim kültürümüzde önemli olan kapı tokmakları ile ilgili bir müze dünyada bile yok. Kuşadası’nın tarihi evlerinden birisi bu amaçla müzeye dönüştürülüp dünya çapında bir müze oluşturulabilir. İyi bir destinasyon içinde kente ve kent ekonomisine artı değer katabilir. Zaten Yıldırım Caddesi üzerinde bu tür butik müzeler ve restorasyon çalışmaları devam ediyor. Bu müze için Kültür Varlıklarını Koruma Fonu’ndan, Kültür Bakanlığı’ndan destek alınabilir. Ayrıca projelendirilerek çeşitli fonlardan da maliyeti karşılanabilir. Fikirler geliştirilebilir.

Neden Kapı Tokmakları Müzesi?

Kapı, tüm dünyada olduğu gibi Anadolu evinde de önemli bir ögedir. Ailenin sosyal ve kültürel kimliğini belirler. Tokmaklar da aynı şekilde içeride yaşayan topluluğun sosyal durumunu simgeler. Zenginin kapı tokmağı kalın, ağır süslüdür, pirinçtendir. Fakirin ise ince, basit, demirden ve çoğunlukla halka şeklindedir. Kapı tokmaklarının üzerindeki figürler ise her dönemin sanatçıları tarafından inançları, korkuları ve ümitleri doğrultusunda sembolik maksatları düşünülerek yapılmıştır.

Kimi kapıların üzerinde ana tokmakların altında ikinci bir tokmak vardır. Kapıdan büyük tokmağın sesi geliyorsa, gelen misafir erkek, küçük tokmağın sesi geliyorsa gelen misafir kadındır. Zor durumda kalan birinin kapı halkasını tutması kapıya sığınmak anlamındadır. Bektaşilerde kapı üç kere çalınırdı. Birincisi Allah, ikincisi Muhammed, üçüncüsü Ali’yi ifade etmekteydi. İki kanattaki halkalar birbirine kurdele ile bağlanmışsa evde kimse yok demektir. El formundaki tokmaklarda kimi elde yüzüğün hiç olmaması, kimi elde orta parmakta veya yüzük parmağında yüzüğün olması ev sahibinin bekar, evli ya da dul oluşunu simgeler. Eve gelen konuk tanıdıksa kapıdaki halkayı, yabancıysa kapı tokmağını vurmaktadır. Böylece ev sahibi evdeki durumu ona göre ayarlar. El şeklindeki tokmakların kapıya vuran kısmında iyiliği, bolluğu, sonsuz hayatı simgeleyen nar meyvesi bulunmaktadır. Kişinin içeridekilerle ilk teması bu bereket sembolünü tutan ele dokunarak başlar. Kapı halkalarının bir kurdele ile sıkı sıkı bağlanması evde kimsenin olmadığını, gevşek bağlanması evdeki kişinin yakın zamanda döneceğini, sadece bir halka bağlandığı takdirde evde insan olduğunu gösterir.

Kapıyı çalıp ziyareti evdekilere haber vermeye, kapıyı tutup çekerek kapatmaya yarayan halka ve tokmaklar yalnızca fonksiyonlarıyla değil, estetik değerleri bakımından da bir devrin sanat görüşünü, anlayışını dile getiren eserlerdir. Tokmak adını verdiğimiz aksam, belirttiğimiz gibi ses duyurmada kullanılır. Tek parçadan oluşan tokmak, “Köçek” adı verilen bağlantı halkası ile kapıya takılır. Tokmağın altında “Ayna” dediğimiz süsler bulunmaktadır. Bazen de tokmak olduğu gibi takılır. Tokmak kolu vurulduğunda, ses çıkarılması için alt ucunda yine kanat tahtasına çakılmış bir “Kabaraya” vurulur. Kapı kanatları üzerinde yardımcı unsur olarak görev alan halkalar, yuvarlak bir halka aynasının ortasına çakılır, bunların da tokmak yerine geçen çeşitleri vardır. Bu halkalara “Şakşak” veya “Çekecek” denilmektedir.

Bu konuda duyarlı kişiler olarak Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel’e elimizden gelen desteği verebiliriz. Ömer Başkan yeter ki bu konuda bir irade ortaya koysun.

“Çok az müzesi olan bir ülke hem maddi, hem de ruhsal açıdan fakirdir. Tiyatrolar ve kütüphaneler gibi müzeler de özgürlük için bir araçtır.” (Wendy Beckett)

Hüseyin ASAR