Bu Haberi Dinleyebilirsiniz...

TÜİK ALDATIYOR

Mevcut iktidar, uzun zamandır her fırsatta eski Türkiye’yi kötüleyen söylemler üretiyor. Üstelik bunu yaparken abartıya da sınır tanımıyor.

Gelin, eski Türkiye’den bir örnek verelim:

1980 darbesi henüz olmamıştı. Arkadaşımın işçi olan babası fabrikada çalışıyordu. Evde başka çalışan yoktu. Arkadaşımın ablası İstanbul’da üniversite okuyor, diğer iki kardeşi ise ortaokul ve lisede eğitimine devam ediyordu. Babası, hiçbir zaman geçim sıkıntısından şikâyet etmezdi. Emekli olduğunda aldığı ikramiyeyle tek katlı, bahçeli, yeni yapılmış bir ev satın aldı. Ayrıca yeni olmasa da bir araba aldı. Üstelik emekli olduktan sonra da üç çocuğunu üniversitede okutmaya devam etti.

Gelelim günümüze…

Bugün, fabrikada çalışan bir işçinin tek maaşıyla üniversitede çocuk okutması mümkün mü?
Emekli olduktan sonra bunu devam ettirmesi ve diğer iki çocuğunu da emekli maaşıyla okutması mümkün mü?

Elbette hayır!

Bugün işçilerin büyük bir kısmı asgari ücret alıyor. İşçi emeklilerinin çoğu ise en düşük emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyor. Asgari ücret, Avrupa ölçeğinde en düşük maaşlardan biri. Günümüzde en küçük kentlerde bile işçi maaşları, kira bedelini bile karşılamaya yetmiyor. Emekli maaşları da aynı durumda.

Hatta AKP’nin 2008 yılında yaptığı bir değişiklikle, “En düşük emekli maaşı asgari ücretin altında olamaz” maddesi kaldırıldı. İşte, ne olduysa ondan sonra oldu! Emekliler, açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildi.

Ayrıca, 2023 yılında Cumhuriyet tarihinde ilk kez çalışan memurlara verilen zam, emeklilere verilmedi. Böylece çalışan ile emekli arasındaki gelir makası her geçen gün daha da açıldı.

Bitti mi?

Elbette hayır!

2008 yılından bu yana çalışanlara ve emeklilere yalnızca enflasyon oranında zam yapılıyor. Ancak iktidar her konuşmasında “Reel olarak şu kadar büyüdük, bu kadar büyüdük” diye nutuklar atarken, bu büyümeden çalışanlar ve emekliler hiçbir şekilde faydalanamıyor.

Bitti mi?

Elbette hayır!

Bir de TÜİK gerçeği var…

Enflasyon hesaplama yöntemini sürekli değiştiren, hesaplama verilerini açıklamayan ve enflasyonu bilinçli olarak düşük gösteren TÜİK, halk tarafından fakirleşmenin temel sebebi olarak görülüyor.

Geçtiğimiz günlerde, bu enflasyon oranlarının düşük gösterilmesi nedeniyle bir dava açıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun eski başkanı Birol Aydemir, mahkemeye sunduğu yazılı beyanda TÜİK’in 2022 yılından itibaren verileri manipüle ettiğini açıkladı. Aydemir, enflasyonun gerçekte olduğundan %31 daha düşük gösterildiğini belirtti. Bu durumun memur ve emekli maaş zamlarını doğrudan etkilediğini, hak edilen ücret artışlarının engellendiğini vurguladı.

Birol Aydemir’in mahkemeye sunduğu dilekçede TÜİK’in bağımsızlığını yitirdiği ve güvenilirliğinin ciddi şekilde sarsıldığı da açıkça ifade ediliyor. Özellikle 2022 Mayıs ayından itibaren TÜİK’in fiyat ortalamalarını açıklamayı durdurduğunu belirten Aydemir, bu tarihten sonra İstanbul Ticaret Odası’nın açıkladığı enflasyon oranı ile TÜİK verileri arasındaki farkın giderek açıldığını dile getiriyor.

Sonuç olarak:

TÜİK’in manipülasyonları nedeniyle halk fakirleşti, çalışanlar ve emekliler enflasyon karşısında ezildi. Artık bu durumun sona ermesi, gerçek enflasyon hesaplamalarının şeffaf bir şekilde yapılması ve son yıllarda oluşan zararların hükümet tarafından telafi edilmesi gerekiyor.

Emekli ve çalışanlara insanca yaşam koşulları sunacak ücretler verilmelidir. Memur emeklilerine veril(e)meyen seyyanen zam acilen ödenmelidir. Aksi takdirde bu ülkenin adaleti de tamamen yok olmuş demektir!

> “Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz.”
(Mustafa Kemal Atatürk)