ŞEYTAN BUNUN NERESİNDE
Ülkeyi 21 yıldır AKP iktidarı, yani Tayyip Erdoğan yönetiyor ve bir aksilik olmaz ise beş yıl daha bu görev için yetki aldı. Bu süreç başında iktidarın değişmesine bağlı olarak ekonomik veriler olumlu yönde ivme gösterse de son dönemde ekonomik şartlar giderek kötüleşiyor ve kötüleşmeye devam edecek. Sadece ekonomik şartlar değil, eğitimden sağlığa, hukuktan sosyal koşullara kadar bir gerileme yaşıyoruz.
Asgari ücretten emekli maaşına, ücretlilerin alım gücü giderek azaldı. Öyle ki, en düşük maaş bandında emekli maaşı alanların oranı %20 iken %65 seviyesine kadar yükseldi. Ücretlilerin büyük bölümü bırakın insanca yaşamayı, aç kalmamak için mücadele etmeye başladı. Bir de sosyal yardım alanların sayısı süreç içerisinde katlanarak arttı. İnsanlar ölüm ile açlık arasında yaşamaya başladı, intihar sayıları çığ gibi büyüdü.
Bu şartlarda mevcut iktidarın seçimi yeniden kazanması araştırılması gereken sosyolojik bir olay olarak karşımızda duruyor. Bu kadar kötü ekonomik koşullar varken seçim kazanmak gerçekten incelenmesi gereken bir sorun olarak karşımızda duruyor.
Gelelim Kılıçdaroğlu’nun seçim çalışmasında söylediklerine:
Seçim sürecinde ülkemizin şimdiye kadar görmediği iki büyük depremi aynı gün içinde yaşadık. On binlerce insan öldü, yüzbinlerce insan evsiz kaldı. Hükümet halen daha konteyner ihtiyacını bile karşılayamazken, yapacağı evleri halka parası ile satacakken Kılıçdaroğlu depremzedelere bedava ev vereceğim dedi, o bölgedeki seçmenler ise, yok istemeyiz biz para verip alacağız dediler.
Emeklinin büyük kısmı açlık sınırının altında maaş alıyorken Kılıçdaroğlu emekliye 15.000 TL ikramiye vereceğim dedi, emekliler, yok istemeyiz bize 2.000 Lira yeter dediler.
Son dönemde bankalara olan borçlar, kredi kartı borçları rekor üzerine rekor kırıyor. Kılıçdaroğlu kredi borçlarınızın faizini sileceğim diyor, borçlu olanlar ise, yok biz faizi ile birlikte geri ödeyeceğiz diyor.
Emeklilik işi arap saçına döndü. Ortada karmakarışık bir durum var. 1999 öncesi bir şekilde çözüldü ama 1999 yılından sonra emekli olacaklardan sorun var. Kılıçdaroğlu bu durumda olanlara kademe getireceğim diyor, ancak bu durumda olanlar, yok biz ölünce emekli olacağız diyor. Yüksek prim ödeyenler bile en düşükten maaş almaya başladı.
Kılıçdaroğlu öğretmenlere yoksulluk sınırı üstünde maaş vereceğim diyor, öğretmenler yok biz yoksul kalmak istiyoruz diyor. Kılıçdaroğlu işsizliği bitireceğim diyor, işsizlerin çoğu yok biz işsiz kalacağız diyor. Kılıçdaroğlu Avrupaya vize serbestisi getireceğim diyor, vatandaşlar yok biz üçüncü sınıf vatandaş olmaktan memnunuz diyor.
Kılıçdaroğlu sayıları on milyonu geçen mültecileri ülkelerine geri göndereceğim, bizim için halkımız önemli diyor, bazıları ise buna karşı çıkıp Araplara öncelik tanınsın istiyor. Kılıçdaroğlu aş, iş, ekmek için mücadele edelim diyor, halk ise aç kalalım önemli değil diyor.
Liste böyle uzayıp gidiyor, Kılıçdaroğlu insanca yaşam diyor, ona karşı olanlar aç kalalım diyor. İnsan ister istemez soruyor, şeytan Bunun Neresinde?
Halk kararını verdi, beş yıl için Tayyip Erdoğan yeniden yetki aldı, Allah herkesin gönlüne göre versin. Burada almamız gereken dersler var. Birincisi muhalefette lider değişikliğinin gerekli olduğu. Artık yeni lider ve yeni bakış anlayışına ihtiyaç var. Tüm muhalefet partilerinde yeniden yapılanmaya gerek var, mevcut parti yönetim anlayışları ile bir yere varamayız. Artık gerçekten demokrasi istiyorsak lider sultasına son verip parti içinde demokrasiyi getirmeliyiz. Yoksa daha çok seçimlerde hüsran yaşarız.
Bakalım önümüzdeki süreçte enflasyon ne olacak, ülkenin ekonomisi nereye gidecek? Umarım mevcut Yönetime oy verenler sonradan pişman olmazlar. Son pişmanlık fayda vermez. Herkes şapkasını önüne koyup biz nerde hata yaptık diye düşünsün.
“Açgözlülük, liberallikten çok ekonomiye aykırıdır.” (François La Rochefoucauld)
Hüseyin ASAR