Nedense seçim dönemlerinde mevcut iktidar sık sık terör vurgusu yapmakta, ülkemizin önemli bir nüfus kitlesini doğrudan terörist ilan etmekte, ayrıca kendi seçmenini konsolide edebilmek için kendi gibi düşünmeyenleri düşman olarak kabul etmekte, basın yayın organları üzerinden aynı kitleye hakaretleri söylemekten çekinmemektedir. Arşivlerde kısa bir tarama yaparsak şimdilerde terörist dedikleri insanlara sıkça kardeşim diye hitap edildiği görülmektedir.
Yine mevcut iktidar tarafından ortaya atılan çözüm sürecinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile MİT üst düzey teröristlerle görüşmeler yapmış, Oslo’da yine devlet görevlileri ile terör örgütü sözcüleri ile görüşmeler yapılmış, Habur Sınır Kapısı’nda kurulan seyyar mahkemelerde onlarca terörist beraat ettirilmiş, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT’ye çıkarılmış, Diyarbakır’daki mitingde terörist başının mektubu okutulmuş, ülkenin belirli kesimlerinde teröristlere karşı yapılacak operasyonlara izin verilmemiş, aynı bölgedeki bazı yerleşim merkezlerinde hendek ve tünellerin açılmasına göz yumulmuş, Dolmabahçe’de bölge milletvekilleri aracılığı ile İmralı canisi ile mutabakat yapılmıştır. Peki şimdi asıl terörist terörist kim? Teröristlerle işbirliği yapan kim?
Seçimin ikinci tura kalmasıyla terör temalı söylemler en üst perdeden dile getirilmeye başlanmıştır. Terör örgütleriyle çalışanlara oy vermem diyen ve kendini milliyetçi görenler, yukarıdaki eylemler yapılırken neden sesiniz çıkmadı? O zamanlar kardeşim dediklerinize, aynı sokakta, aynı apartmanda, aynı işyerinde birlikte yaşadığınız insanlara terörist denmesine, adi, şerefsiz, sürtük denmesine neden göz yumdunuz? Kendi liderinize zürriyetsiz denmesine neden sessiz kaldınız? Ülkeyi 15 Temmuz sürecine götüren ve “Ne istediler de vermedik” diyerek darbe ortamını hazırlayanlar terörist değil midir?
Robert Merton adında Amerikalı bir sosyolog var. Onun yozlaşmış toplumlar için kullandığı bir tanımlama var: “Condone to condoners” Yani göz yumanlara göz yummak. Toplum kendi hırsızlığına göz yumanların hırsızlığına göz yumuyor. Onlar da toplumun küçük hırsızlıklarına göz yumuyor ama büyük parçayı kendileri götürüyor. Her şeye, yalana, talana, hırsızlığa, adam kayırmaya, kısaca herkes her şeye göz yumar olduk. Göz yummayanlar ise ötekileştirilip terörist ilan edildi. Bu konuda olumsuzluğa prim veren çok sayıda ata sözümüz bile var.
14 Mayıs seçimlerinde meclis şekillendi. Çok partili bir meclisimiz oldu. Meclise giren partilerin biri de HDP oldu. Ancak 2. turda şunu unutmayınız ki HDP seçime kendi başına girdi, CHP listelerinden meclise girmedi. Mevcut iktidarın listelerinden ise insanları domuz bağı ile öldüren, şeriatçı bir kürt devleti hayali olan, çocuk evliliklerini kabul eden, kadının miras hakkını bile yok sayan, hizbullah bize göre terör örgütü değildir diyen, Türk Bayrağı ibaresinden rahatsız olan, anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek isteyen, kız çocuklarının okumasına karşı olan, okullara kürtçe eğitim gelmesini ve bunun zorunlu kılınmasını isteyen, askerlik için vicdani ret isteyen, kadınlar fıtratına uygun işlerde çalışmalıdır diyen, kadınların oy hakkının olmamasını isteyen, büyük şehirlerde arap mahalleleri kurmayı hedefleyen, eşi vefat eden kadınların geçiçi süreliğine bile olsa evcil hayvan gibi “sahiplendirilmesi” adı altında konuşmalar yapan, isyancı şeyh saidin yakınlarından özür dilenmesini isteyen HÜDAPAR (hizbullah) AKP listelerinden meclise girdi.
Bizde bir deyim vardır: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.” Rakiplerini, kendi gibi düşünmeyenleri terörist olarak görenler terör örgütleri ile doğrudan işbirliği yapıyorlar. Üstelik Cumhur İttifakı içerisinde kendini milliyetçi olarak ifade eden iki farklı parti ise bu duruma sesini çıkaramıyor. Çıkarırlarsa ve İttifakları bozulursa ne yapacaklarını bilemediklerini için sesiz kaldılar. Sonra miting meydanlarında yüksek perdeden propaganda yapıyorlar.
Siyaset partilerin ve kişilerin rakiplerini terörist olarak suçlaması etik sınırlar dışında kalıyor. Adam terörist ise bunu belgeler, ilgili Cumhuriyet Savcısına teslim eder, cezasını çekmesini sağlarsınız. Sadece kendi seçmenini konsolide etmek için insanları terörist ilan etmek, onlara hakaret etmek, onlara vatan haini demek hiç doğru değildir.
Hadi hepsini geçtik, ekonomi ne olacak? Bizce en büyük terör enflasyon terörüdür. Milletin parası, malı mülkü bu teröre kurban verilmektedir. Sadece bir avuç insan bu terörden fayda sağlamaktadır. Önce bu terörü çözün, terör bahanesiyle milleti fakirleştirmeyin.
“Kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa işte doğru insan odur.” (Yusuf Has Hacib)
Nedense seçim dönemlerinde mevcut iktidar sık sık terör vurgusu yapmakta, ülkemizin önemli bir nüfus kitlesini doğrudan terörist ilan etmekte, ayrıca kendi seçmenini konsolide edebilmek için kendi gibi düşünmeyenleri düşman olarak kabul etmekte, basın yayın organları üzerinden aynı kitleye hakaretleri söylemekten çekinmemektedir. Arşivlerde kısa bir tarama yaparsak şimdilerde terörist dedikleri insanlara sıkça kardeşim diye hitap edildiği görülmektedir.
Yine mevcut iktidar tarafından ortaya atılan çözüm sürecinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile MİT üst düzey teröristlerle görüşmeler yapmış, Oslo’da yine devlet görevlileri ile terör örgütü sözcüleri ile görüşmeler yapılmış, Habur Sınır Kapısı’nda kurulan seyyar mahkemelerde onlarca terörist beraat ettirilmiş, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT’ye çıkarılmış, Diyarbakır’daki mitingde terörist başının mektubu okutulmuş, ülkenin belirli kesimlerinde teröristlere karşı yapılacak operasyonlara izin verilmemiş, aynı bölgedeki bazı yerleşim merkezlerinde hendek ve tünellerin açılmasına göz yumulmuş, Dolmabahçe’de bölge milletvekilleri aracılığı ile İmralı canisi ile mutabakat yapılmıştır. Peki şimdi asıl terörist terörist kim? Teröristlerle işbirliği yapan kim?
Seçimin ikinci tura kalmasıyla terör temalı söylemler en üst perdeden dile getirilmeye başlanmıştır. Terör örgütleriyle çalışanlara oy vermem diyen ve kendini milliyetçi görenler, yukarıdaki eylemler yapılırken neden sesiniz çıkmadı? O zamanlar kardeşim dediklerinize, aynı sokakta, aynı apartmanda, aynı işyerinde birlikte yaşadığınız insanlara terörist denmesine, adi, şerefsiz, sürtük denmesine neden göz yumdunuz? Kendi liderinize zürriyetsiz denmesine neden sessiz kaldınız? Ülkeyi 15 Temmuz sürecine götüren ve “Ne istediler de vermedik” diyerek darbe ortamını hazırlayanlar terörist değil midir?
Robert Merton adında Amerikalı bir sosyolog var. Onun yozlaşmış toplumlar için kullandığı bir tanımlama var: “Condone to condoners” Yani göz yumanlara göz yummak. Toplum kendi hırsızlığına göz yumanların hırsızlığına göz yumuyor. Onlar da toplumun küçük hırsızlıklarına göz yumuyor ama büyük parçayı kendileri götürüyor. Her şeye, yalana, talana, hırsızlığa, adam kayırmaya, kısaca herkes her şeye göz yumar olduk. Göz yummayanlar ise ötekileştirilip terörist ilan edildi. Bu konuda olumsuzluğa prim veren çok sayıda ata sözümüz bile var.
14 Mayıs seçimlerinde meclis şekillendi. Çok partili bir meclisimiz oldu. Meclise giren partilerin biri de HDP oldu. Ancak 2. turda şunu unutmayınız ki HDP seçime kendi başına girdi, CHP listelerinden meclise girmedi. Mevcut iktidarın listelerinden ise insanları domuz bağı ile öldüren, şeriatçı bir kürt devleti hayali olan, çocuk evliliklerini kabul eden, kadının miras hakkını bile yok sayan, hizbullah bize göre terör örgütü değildir diyen, Türk Bayrağı ibaresinden rahatsız olan, anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek isteyen, kız çocuklarının okumasına karşı olan, okullara kürtçe eğitim gelmesini ve bunun zorunlu kılınmasını isteyen, askerlik için vicdani ret isteyen, kadınlar fıtratına uygun işlerde çalışmalıdır diyen, kadınların oy hakkının olmamasını isteyen, büyük şehirlerde arap mahalleleri kurmayı hedefleyen, eşi vefat eden kadınların geçiçi süreliğine bile olsa evcil hayvan gibi “sahiplendirilmesi” adı altında konuşmalar yapan, isyancı şeyh saidin yakınlarından özür dilenmesini isteyen HÜDAPAR (hizbullah) AKP listelerinden meclise girdi.
Bizde bir deyim vardır: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.” Rakiplerini, kendi gibi düşünmeyenleri terörist olarak görenler terör örgütleri ile doğrudan işbirliği yapıyorlar. Üstelik Cumhur İttifakı içerisinde kendini milliyetçi olarak ifade eden iki farklı parti ise bu duruma sesini çıkaramıyor. Çıkarırlarsa ve İttifakları bozulursa ne yapacaklarını bilemediklerini için sesiz kaldılar. Sonra miting meydanlarında yüksek perdeden propaganda yapıyorlar.
Siyaset partilerin ve kişilerin rakiplerini terörist olarak suçlaması etik sınırlar dışında kalıyor. Adam terörist ise bunu belgeler, ilgili Cumhuriyet Savcısına teslim eder, cezasını çekmesini sağlarsınız. Sadece kendi seçmenini konsolide etmek için insanları terörist ilan etmek, onlara hakaret etmek, onlara vatan haini demek hiç doğru değildir.
Hadi hepsini geçtik, ekonomi ne olacak? Bizce en büyük terör enflasyon terörüdür. Milletin parası, malı mülkü bu teröre kurban verilmektedir. Sadece bir avuç insan bu terörden fayda sağlamaktadır. Önce bu terörü çözün, terör bahanesiyle milleti fakirleştirmeyin.
“Kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa işte doğru insan odur.” (Yusuf Has Hacib)
Nedense seçim dönemlerinde mevcut iktidar sık sık terör vurgusu yapmakta, ülkemizin önemli bir nüfus kitlesini doğrudan terörist ilan etmekte, ayrıca kendi seçmenini konsolide edebilmek için kendi gibi düşünmeyenleri düşman olarak kabul etmekte, basın yayın organları üzerinden aynı kitleye hakaretleri söylemekten çekinmemektedir. Arşivlerde kısa bir tarama yaparsak şimdilerde terörist dedikleri insanlara sıkça kardeşim diye hitap edildiği görülmektedir.
Yine mevcut iktidar tarafından ortaya atılan çözüm sürecinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile MİT üst düzey teröristlerle görüşmeler yapmış, Oslo’da yine devlet görevlileri ile terör örgütü sözcüleri ile görüşmeler yapılmış, Habur Sınır Kapısı’nda kurulan seyyar mahkemelerde onlarca terörist beraat ettirilmiş, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT’ye çıkarılmış, Diyarbakır’daki mitingde terörist başının mektubu okutulmuş, ülkenin belirli kesimlerinde teröristlere karşı yapılacak operasyonlara izin verilmemiş, aynı bölgedeki bazı yerleşim merkezlerinde hendek ve tünellerin açılmasına göz yumulmuş, Dolmabahçe’de bölge milletvekilleri aracılığı ile İmralı canisi ile mutabakat yapılmıştır. Peki şimdi asıl terörist terörist kim? Teröristlerle işbirliği yapan kim?
Seçimin ikinci tura kalmasıyla terör temalı söylemler en üst perdeden dile getirilmeye başlanmıştır. Terör örgütleriyle çalışanlara oy vermem diyen ve kendini milliyetçi görenler, yukarıdaki eylemler yapılırken neden sesiniz çıkmadı? O zamanlar kardeşim dediklerinize, aynı sokakta, aynı apartmanda, aynı işyerinde birlikte yaşadığınız insanlara terörist denmesine, adi, şerefsiz, sürtük denmesine neden göz yumdunuz? Kendi liderinize zürriyetsiz denmesine neden sessiz kaldınız? Ülkeyi 15 Temmuz sürecine götüren ve “Ne istediler de vermedik” diyerek darbe ortamını hazırlayanlar terörist değil midir?
Robert Merton adında Amerikalı bir sosyolog var. Onun yozlaşmış toplumlar için kullandığı bir tanımlama var: “Condone to condoners” Yani göz yumanlara göz yummak. Toplum kendi hırsızlığına göz yumanların hırsızlığına göz yumuyor. Onlar da toplumun küçük hırsızlıklarına göz yumuyor ama büyük parçayı kendileri götürüyor. Her şeye, yalana, talana, hırsızlığa, adam kayırmaya, kısaca herkes her şeye göz yumar olduk. Göz yummayanlar ise ötekileştirilip terörist ilan edildi. Bu konuda olumsuzluğa prim veren çok sayıda ata sözümüz bile var.
14 Mayıs seçimlerinde meclis şekillendi. Çok partili bir meclisimiz oldu. Meclise giren partilerin biri de HDP oldu. Ancak 2. turda şunu unutmayınız ki HDP seçime kendi başına girdi, CHP listelerinden meclise girmedi. Mevcut iktidarın listelerinden ise insanları domuz bağı ile öldüren, şeriatçı bir kürt devleti hayali olan, çocuk evliliklerini kabul eden, kadının miras hakkını bile yok sayan, hizbullah bize göre terör örgütü değildir diyen, Türk Bayrağı ibaresinden rahatsız olan, anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek isteyen, kız çocuklarının okumasına karşı olan, okullara kürtçe eğitim gelmesini ve bunun zorunlu kılınmasını isteyen, askerlik için vicdani ret isteyen, kadınlar fıtratına uygun işlerde çalışmalıdır diyen, kadınların oy hakkının olmamasını isteyen, büyük şehirlerde arap mahalleleri kurmayı hedefleyen, eşi vefat eden kadınların geçiçi süreliğine bile olsa evcil hayvan gibi “sahiplendirilmesi” adı altında konuşmalar yapan, isyancı şeyh saidin yakınlarından özür dilenmesini isteyen HÜDAPAR (hizbullah) AKP listelerinden meclise girdi.
Bizde bir deyim vardır: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.” Rakiplerini, kendi gibi düşünmeyenleri terörist olarak görenler terör örgütleri ile doğrudan işbirliği yapıyorlar. Üstelik Cumhur İttifakı içerisinde kendini milliyetçi olarak ifade eden iki farklı parti ise bu duruma sesini çıkaramıyor. Çıkarırlarsa ve İttifakları bozulursa ne yapacaklarını bilemediklerini için sesiz kaldılar. Sonra miting meydanlarında yüksek perdeden propaganda yapıyorlar.
Siyaset partilerin ve kişilerin rakiplerini terörist olarak suçlaması etik sınırlar dışında kalıyor. Adam terörist ise bunu belgeler, ilgili Cumhuriyet Savcısına teslim eder, cezasını çekmesini sağlarsınız. Sadece kendi seçmenini konsolide etmek için insanları terörist ilan etmek, onlara hakaret etmek, onlara vatan haini demek hiç doğru değildir.
Hadi hepsini geçtik, ekonomi ne olacak? Bizce en büyük terör enflasyon terörüdür. Milletin parası, malı mülkü bu teröre kurban verilmektedir. Sadece bir avuç insan bu terörden fayda sağlamaktadır. Önce bu terörü çözün, terör bahanesiyle milleti fakirleştirmeyin.
“Kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa işte doğru insan odur.” (Yusuf Has Hacib)
Nedense seçim dönemlerinde mevcut iktidar sık sık terör vurgusu yapmakta, ülkemizin önemli bir nüfus kitlesini doğrudan terörist ilan etmekte, ayrıca kendi seçmenini konsolide edebilmek için kendi gibi düşünmeyenleri düşman olarak kabul etmekte, basın yayın organları üzerinden aynı kitleye hakaretleri söylemekten çekinmemektedir. Arşivlerde kısa bir tarama yaparsak şimdilerde terörist dedikleri insanlara sıkça kardeşim diye hitap edildiği görülmektedir.
Yine mevcut iktidar tarafından ortaya atılan çözüm sürecinde dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile MİT üst düzey teröristlerle görüşmeler yapmış, Oslo’da yine devlet görevlileri ile terör örgütü sözcüleri ile görüşmeler yapılmış, Habur Sınır Kapısı’nda kurulan seyyar mahkemelerde onlarca terörist beraat ettirilmiş, kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan TRT’ye çıkarılmış, Diyarbakır’daki mitingde terörist başının mektubu okutulmuş, ülkenin belirli kesimlerinde teröristlere karşı yapılacak operasyonlara izin verilmemiş, aynı bölgedeki bazı yerleşim merkezlerinde hendek ve tünellerin açılmasına göz yumulmuş, Dolmabahçe’de bölge milletvekilleri aracılığı ile İmralı canisi ile mutabakat yapılmıştır. Peki şimdi asıl terörist terörist kim? Teröristlerle işbirliği yapan kim?
Seçimin ikinci tura kalmasıyla terör temalı söylemler en üst perdeden dile getirilmeye başlanmıştır. Terör örgütleriyle çalışanlara oy vermem diyen ve kendini milliyetçi görenler, yukarıdaki eylemler yapılırken neden sesiniz çıkmadı? O zamanlar kardeşim dediklerinize, aynı sokakta, aynı apartmanda, aynı işyerinde birlikte yaşadığınız insanlara terörist denmesine, adi, şerefsiz, sürtük denmesine neden göz yumdunuz? Kendi liderinize zürriyetsiz denmesine neden sessiz kaldınız? Ülkeyi 15 Temmuz sürecine götüren ve “Ne istediler de vermedik” diyerek darbe ortamını hazırlayanlar terörist değil midir?
Robert Merton adında Amerikalı bir sosyolog var. Onun yozlaşmış toplumlar için kullandığı bir tanımlama var: “Condone to condoners” Yani göz yumanlara göz yummak. Toplum kendi hırsızlığına göz yumanların hırsızlığına göz yumuyor. Onlar da toplumun küçük hırsızlıklarına göz yumuyor ama büyük parçayı kendileri götürüyor. Her şeye, yalana, talana, hırsızlığa, adam kayırmaya, kısaca herkes her şeye göz yumar olduk. Göz yummayanlar ise ötekileştirilip terörist ilan edildi. Bu konuda olumsuzluğa prim veren çok sayıda ata sözümüz bile var.
14 Mayıs seçimlerinde meclis şekillendi. Çok partili bir meclisimiz oldu. Meclise giren partilerin biri de HDP oldu. Ancak 2. turda şunu unutmayınız ki HDP seçime kendi başına girdi, CHP listelerinden meclise girmedi. Mevcut iktidarın listelerinden ise insanları domuz bağı ile öldüren, şeriatçı bir kürt devleti hayali olan, çocuk evliliklerini kabul eden, kadının miras hakkını bile yok sayan, hizbullah bize göre terör örgütü değildir diyen, Türk Bayrağı ibaresinden rahatsız olan, anayasanın ilk 4 maddesini değiştirmek isteyen, kız çocuklarının okumasına karşı olan, okullara kürtçe eğitim gelmesini ve bunun zorunlu kılınmasını isteyen, askerlik için vicdani ret isteyen, kadınlar fıtratına uygun işlerde çalışmalıdır diyen, kadınların oy hakkının olmamasını isteyen, büyük şehirlerde arap mahalleleri kurmayı hedefleyen, eşi vefat eden kadınların geçiçi süreliğine bile olsa evcil hayvan gibi “sahiplendirilmesi” adı altında konuşmalar yapan, isyancı şeyh saidin yakınlarından özür dilenmesini isteyen HÜDAPAR (hizbullah) AKP listelerinden meclise girdi.
Bizde bir deyim vardır: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.” Rakiplerini, kendi gibi düşünmeyenleri terörist olarak görenler terör örgütleri ile doğrudan işbirliği yapıyorlar. Üstelik Cumhur İttifakı içerisinde kendini milliyetçi olarak ifade eden iki farklı parti ise bu duruma sesini çıkaramıyor. Çıkarırlarsa ve İttifakları bozulursa ne yapacaklarını bilemediklerini için sesiz kaldılar. Sonra miting meydanlarında yüksek perdeden propaganda yapıyorlar.
Siyaset partilerin ve kişilerin rakiplerini terörist olarak suçlaması etik sınırlar dışında kalıyor. Adam terörist ise bunu belgeler, ilgili Cumhuriyet Savcısına teslim eder, cezasını çekmesini sağlarsınız. Sadece kendi seçmenini konsolide etmek için insanları terörist ilan etmek, onlara hakaret etmek, onlara vatan haini demek hiç doğru değildir.
Hadi hepsini geçtik, ekonomi ne olacak? Bizce en büyük terör enflasyon terörüdür. Milletin parası, malı mülkü bu teröre kurban verilmektedir. Sadece bir avuç insan bu terörden fayda sağlamaktadır. Önce bu terörü çözün, terör bahanesiyle milleti fakirleştirmeyin.
“Kimin düşündüğü ile söylediği bir olursa işte doğru insan odur.” (Yusuf Has Hacib)