Siyasetsizlik, İdeolojisizlik, Partinin ana İlkeri, Ahlaki ve Etik tüm değerlerin ayaklar altına alınması gibi, birçok olumsuzluklara karşı elimizden geldiğince mücadele ettik. Gördüğümüz “Partili dostarımızın” ne böyle endişeleri, ne de bu yönde en ufak bir kaygıları vardı.
Tek amaçlarının Ülkede değil, Parti içinde İktidar olup, sadece parti rantından faydalanmak olduğu gerçeğini öğrendik.
Nitekim delege seçiminden başlayıp, Parti kurullarının oluşumuna kadar, Belediye ve Bağlı şirketlerden kendisi, eşi, yakını, akrabası veya aynı aileden 3-5 kişinin birden buralardan bir şekilde nemalanmayanını veya yine Belediye üzerinden yaratılan rantlardan faydalanmayanları bulamadık. Bu kitlenin tek çaba, endişe, kaygılarının, yaratılan bu “besin zinciri”ne bir noktada dahil olmaktı. Kısaca Parti, Emekçilerin değil, Yemekçilerin işgalinde bir yapıya dönüştüğü tartışma götürmez bir gerçektir.
Eh, sonunda artık dayanamayıp “Bu Parti artık benim partim değildir, buyapı Chp değildir çünkü” sonucuna varıp, “Tüm bu Ahlaki, etik olmayan suçlara ortak olmamak” adına her ne kadar Partimizden istifa ettiysek de, hayatmızın en önemli dilimini meşgul eden Partiyi uzaktan da olsa izlemekten geri duramadık elbet.
Geçtiğimiz hafta Danışma kurulu toplantısı yapıldı.
PEKİ BİZ BU TOPLANTIDAN NELER BEKLERDİK?
Kuşadası’nda Chp 2014 yılı seçimlerinde %58,57 oy almış, dikkatinizi çekerim Katılım oranı %86.
Kuşadası Anayasa Oylamalarında %75 üzeri bir oranla “Hayır” oyu vermiştir.
Yani buradan Chp’nin en az %70 üzeri oy potansiyeli olduğu sonucuna da varabiliriz.
Peki 2024 Mart seçimlerinde ne kadar oy almış Chp? Alınan Oy ; %42, Katılım oranı %70 olmuşken..?!?!
Katılım oranları ile alınan oy oranlarını kıyaslandığında en az %40 üzeri, yani yarıya yakın bir Oy kaybının olduğunu görebiliriz kolaylıkla.
Üstelik, Chp Ülke çapında (tepkisel de olsa) oy patlaması yaşarken, Chp’nin hiç umudu olmadığı yerlerdeki Belediyeleri bile kazanmışken..
Doğru, Etik ve Siyaseten Ahlaki olanı, tüm yetkili organların, kişilerin bu konuyu ele alıp, nedenlerini tüm yönleriyle tartışmaları, en azından bu çöküşten, başarısızlıktan dolayı özür dilemeleri, “Başarısız olduk, özür dileriz” diyerek istifa etme erdemini göstermeleriydi.
Tabiki olmadı, beklentimiz de yoktu zaten.
Çünkü böylesi bir hezimete karşın muhteremler çıkıp “Kazandıkya, siz ona bakın” demişlerdi, hala bunu söylüyorlar.
Karşılarında ;
“Yahu zaten sizin belediyeydi, neyi kazandınız, burası zaten sizindi, Ülke çapında neredeyse silinmiş bir partinin adayı az kalsın paçanızdan tutup alaşağı ediyordu, “Chp’nin kalesi” dediğimiz yerde, pes artık, azıcık utanın be” diyecek kadar yürekli birileri de olmayınca, eh muhteremler her zamanki gibi işi pişkinliğe verdiler olanca yüzleriyle…
Danışma kurullarında da kendi beceriksizliklerinin hesabını vermek yerine yapay düşmanlar, hainler yaratıp suçu başkalarına atabilirler, ki beklediğimiz gibi Ülkeyi batıran ve hep “Dış güçler” zırvasına sarılan Akp mantığıyla hareket ettiler, hiçbir özeleştiri, analiz vs yapmadılar. Ne böyle bir dürüstlük, ilkesellik ne de cesaretleri vardı.
Başarsız ve yetersiz bu yapı tarafından “Hain” ilan etmeye varacak kadar hadsizce saldırılan, parti yapısından, yaşanan bütün olumsuzlardan bıkıp, usanıp umudunu kesen tüm “gerçek Chp’liler” dediğimiz Parti emekçilerinin önümüzdeki süreçte, Partiye ve yerel siyasete dair tek gündemleri bu olmalıdır bence.