Sanıyorum bu aralar hepimizin ferahlatan haberlere ihtiyacımız var. Bildiğimiz üzere, Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkez olmak üzere, toplamda 10 ilimizi etkileyen 7.7’lik ve 7.6’lık deprem felaketi nedeniyle ruhsal ve bedensel olarak çöküş yaşıyoruz.
Ülkemizin ve dünya devletlerin, tek yürek olarak işçi, işveren, ziraat odaları, esnaf ve üreticileri temsil eden sivil toplum kuruluşları, asker, polis, halk; dünya devletleri. Daha kimler kimler… Bir amaç uğrunda tek yürek oldular, yardım elini uzatmaları üzerimize çöken kabusu bir nebze hafifletmiş olmaya çalışıyorlar.
Kimler mi bunlar? Aklımda kalanları, hiçbir amaç gütmeden sıralamak istiyorum:
Fransa’da yaşayan Gülfem kızımız, Fransa’daki gurbetçilerimizin katılımıyla yardım kolilerini tıra yüklediler ve tır şoförü Gülfem, yola çıktı.
Yıllar önce, Yozgat’tan Fransa’ya taşınan ve dört yıldır da tır şoförlüğü yapan Gülfem kızımız, 4 bin 300 kilometrelik yolu tek başına kat ederek Kahramanmaraş depremzedelerine, yardım paketlerini ulaştırdı. Duygularını da şöyle dile getirdi:
“Yardım kolilerini bir an önce ulaştırmak istedim, yorgunluğumu dahi hissetmiyordum. Dört gün boyunca su gibi çorba içtim. Onu da mecburiyetten içtim; sanki yolda, insanların çığlıklarını duyar gibi oldum. ‘Bana ihtiyaçları var, ayakta kalmalıyım’ diye düşündüm.”
Yaşadığımız felaketten, ‘deprem’ bölgesinde olsun olmasın en çok çocuklar etkilendi elbette. Deprem bölgesinde olanlar, belki de hayatları boyunca unutamayacakları bir travma yaşadılar. Uzakta olanlar ise olayların farkına varamasalar bile. Ebeveynlerin telaşlarına tanık oldular. Kendilerince katkı sağlamaya çalıştılar. Oyuncaklarını, montlarını ya da kumbaralarında biriktirdikleri paralarını, yanlarına da en içten duygularıyla ifade eden notlarıyla yaşıtlarına ulaştırdılar.
Depremden 62 saat sonra enkazdan kurtarılan Gürkan Öztürk’e sağlık çalışanı Havva Aydanur Ertuğrul’un sorduğu soru şöyle olmuştu.:
“Enkazda en çok neyin kaldığına üzüldün?”
Gürkan Öztürk:
“YSK’ye 5 ay kaldı; tüm kitaplarım gitti!..” diye yanıtladı. Yaşama tutunma azminin ‘umut’ olduğunun altını çizmesine hep birlikte şahit olduk.
İçimi ferahlatan ‘konteyner kent’ haberleri oldu, sanki konteynerler ulaştıkça daha az üşüyecekler diye düşünerek birazcık içimiz rahatladı.
Tuzla Belediyesi Hatay’a konteyner kent kurmak için harekete geçti.
İzmir Büyükşehir Belediyesi konteyner kent kuruyor.
Gemlik Belediyesi’nin kurduğu konteyner kentte 2 bini aşkın depremzede barınacak. Gemlik Belediyesi Meclis üyesi Özer:” Vatandaşlarımızın yarasını sarmak için elimizden geleni yapıyoruz,” dedi.
İBB Hatay’da konteyner kent inşa ediyor. Kadının biri anlatıyor:
“Vallahi sokakta kalacaktık.”.
Sanatçılar da Yenikapı ve Kartal’a dayanışmaya geldiler. Emek verenler, gece gündüz yardım edenler, dayanışmanın örneklerini sergilediler.
Deprem bölgesinde sahra hastanesi kuran ekibe, duygulandıran not: Gaziantep’in Oğuzeli ilçesinde kurdukları sahra hastanesinde bir aile, Türkçe ve Japonca olarak ”Teşekkür ederiz.” notunu gören Japon ekibi duygulu anlar yaşadı.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin Siirt’te hissedilmesinde görevli hemşirelerin, kendi canlarını düşünmeden, yenidoğan ünitesine koşup bebekleri sahipleniş manzaraları karşısında duygulanmamak ne mümkün…
Hollanda’da yaşayan Sanatçı Karsu’nun ailesinden on kişiyi kaybettiği halde, Hollanda televizyonunun canlı verdiği Neşet Ertaş’ın “Neredesin Sen?” türküsüyle katıldığı yardım gecesinde, tam 89 milyon EURO toplandı.
Bunlar önüme düşen haberler, yurdumun tüm il yöneticileri, özel kuruluşlar, tek yürek olarak yardıma koştular.
Liste, uzayıp gider elbette…
Ben şimdilerde bir konuda yazı yazamadığımı fark ettim. Sosyal medyada da mutluluk fotoğraflarını, yemek masası paylaşımlarını asla… En azından bu aralar görmek istemediğimi de… Elbette normale döneceğiz de henüz değil…
Bir olmanın, tek yürek olmanın, insan olmanın gururunu bize yaşatan devlet kuruluşlarına Kızılay’a, Afad’a, Maden Görevlilerine, İBB, kuruluşlarına, sivil toplum kuruluşlarına, sanatçılarımıza, askerlerimize, polislerimize, itfaiye ekiplerimize, sağlık çalışanlarımıza canı gönülden yardımımıza koşan tüm yurdum insanlarına, habercilerimize tüm dünya ülkelerinin sivil kuruluşlarına, yardımlarını esirgemeyen dünya devletlerine saygılarımı sunuyorum.
Sevgilerimle