KÜRESEL KAPİTALİZMİN İNSANLARI!
Son 40 yıllık süreç içinde, teknoloji ve iletişimdeki devrim niteliğindeki gelişmelerle ve neoliberal ekonomiye geçişle iyice güçlenen sermaye, küreselleşerek neredeyse tüm dünyada iktidarı ele geçirdi. En büyük başarıyı ise, başta bireycileştirme, milliyetçilik ve lümpenleştirme gibi politikalarla dünya sol hareketini yok ederek kazandılar.
Bugün geldiğimiz noktada, bu haksız ve vahşi sistem sonucunda dünyada insanların yüzde 1’ini oluşturan ve “en tepedeki yüzde 1” olarak anılan ultra zenginler, dünyadaki finansal varlıkların yüzde 48’ini elinde tutuyor. Dünya nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan en yoksul 4,77 milyar insanın toplam serveti ise yüzde 0,2’ye düştü. Yeryüzü Doktorları Derneği’nin açıklamasına göre ise dünya üzerinde 700 milyondan fazla insan açlıkla mücadele ediyor.
Dünyamızı bu günlerde en çok endişelendiren konu ise, küresel sermayenin sınır tanımaz üretim faaliyetleri sonucu ortaya çıkan ve her gün sayısı artan doğal felaketler! Depremler, küresel ısınma ve iklim değişiklikleri, deniz seviyesinin yükselmesi, aşırı hava olayları, kuraklık, seller ve tabii ki yeni salgın hastalıkların ortaya çıkışı ve yayılım hızlarının artması gibi pek çok sorun. Belirtilen tüm bu sorunlar her yıl katlanarak artmaya başladı.
Bu afetler, bireyler için geçim sorunları, kullanabilir suya az erişim, sağlık sorunları, yoksulluk, gıda güvensizliği ve göç artışı gibi sosyal gerginliklere neden olacak diğer sorunları da tetikliyor.
Nihai olarak, şiddet ve çatışmalara zemin hazırlayacak güvenlik sorunları meydana geliyor. Üstelik bu olumsuz etkilerin gerçekleşme dereceleri bireylerin, bölgelerin ve ülkelerin geçim ve kalkınmışlık düzeylerine göre değişiyor. İklim değişikliğine neden olan sera gazı salınımlarında önlemler alınmazsa ve doğaya yönelik tahribat devam ederse, “doğal felaket” diye bahsedilen bu sorunları çok daha fazla yaşayacağımız ise açık bir gerçek.
Ne yazık ki, milyarderler burada da devreye giriyor. Dünyanın en zengin yüzde 10’u küresel karbon emisyonunun yarısına neden oluyor.
Son 10 yılda, doğal tehlikelerin tetiklediği tüm afetlerin yüzde 83’ünün sel, fırtına ve sıcak hava dalgaları gibi hava ve iklim bağlantılı şiddetli olaylardan kaynaklandığı tespit edildi. Son 10 yılda 2 bin 355 iklim kaynaklı aşırı hava felaketi yaşandı. BM Meteoroloji Teşkilatı’na göre, son 50 yılda bir milyondan fazla insan sel ve kuraklıktan yaşamını yitirdi. Örgüt, afetlerin ekonomiye zararını da ortaya koydu.
Görüldüğü gibi dünya hızla kıyamete giderken, bu doğal afetleri yaratan çevre sorunlarıyla, aynen içinde yaşadığımız milyonlarca insanı öldüren Covid-19 salgınında olduğu gibi, küresel olarak hiçbir çözüm arayışı yok.
Ülkemize gelince; 1950’den beri devam eden sözde burjuva-feodal ağalar-gericiler ittifakı, bu düzene ayak uydurabilmek için 12 Mart, Eylül ve 28 Şubat’tan sonra demokrasiyi yok edip lider değiştirdi. Devletin elindeki çoğu tek parti döneminde halkın büyük fedakarlıklarıyla kurulan Mart 2024 tarihleri arasında iktidar, devlete ait 5 binden fazla taşınmazı özelleştirdi. Muhalefet ise, kanımca 2002’de AKP ile birçok parti yok edilerek atandı ve bugüne kadar iktidarın en büyük yardımcısı oldu.
Bu şartlarda, CHP’nin hala kalabilmiş ilerici, dürüst ve laik kesimin 26 gün kalan genel kurulda ne yapacağı ciddi anlamda merak konusudur.